Merhaba, ben Kerem Çilli. Teknoloji dünyası her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni amiral gemisi telefonların lansmanlarıyla çalkalanıyor. Göz alıcı tasarımlar, bir önceki nesle göre marjinal iyileştirmeler sunan işlemciler ve profesyonel kameralara taş çıkartan lensler… Peki, bu teknoloji harikalarına sahip olmanın bedeli ne? Ve daha da önemlisi, bu bedelle başka neler yapabiliriz?. İşte bu yazıda, birçoğumuzun hayallerini süsleyen son model bir akıllı telefon fiyatına, eviniz için nasıl sürdürülebilir bir gelecek ve somut bir yatırım yapabileceğinizi anlatacağım.
Her Yıl Tekrarlanan Döngü: iPhone Fiyatları ve Değişmeyen Dolar Referansı
“iPhone fiyatına güneş enerjisi kurabilirsiniz” sloganıyla yola çıktığımız bu serinin ilkini yaklaşık üç yıl önce, iPhone 14 Pro Max piyasaya çıktığında yapmıştık. O zamanlar en üst model olan 1 TB’lık versiyonun fiyatı 57.199 TL idi ve o günkü kurla yaklaşık 3.135 dolara denk geliyordu. Bugün ise iPhone 17 serisinin en üst modellerine baktığımızda, 2 TB’lık versiyonun 169.000 TL gibi dudak uçuklatan bir fiyata ulaştığını görüyoruz. Bu rakam, güncel kurla yaklaşık 4.000 dolar ediyor. İşin ilginç yanı, bugünün 3.150 dolarıyla ancak 512 GB’lık bir model alabiliyor olmamız. Bu durum bize gösteriyor ki, TL bazında fiyatlar artsa da, en üst segment telefonların dolar bazındaki fiyatı 3.100-3.300 dolar bandında bir referans noktası oluşturmuş durumda. Muhtemelen bir sonraki yıl iPhone 18 çıktığında da benzer bir dolar maliyetiyle karşılaşacağız.
Bu rakamlar gerçekten de çok ciddi. Hatta üretici firma, web sitesinde 169.000 TL’lik telefonun yaklaşık 70.000 TL’sinin vergi olduğunu belirterek şeffaflık sağlamaya çalışıyor. Ancak sonuç değişmiyor; cebimizden çıkan para, birçoğumuz için küçük bir servet değerinde. Lansmanlar öyle bir algı yaratıyor ki insan kendini “Acaba artık değiştirme zamanı geldi mi?” diye düşünmekten alıkoyamıyor. Fakat teknoloji otoritelerinin de belirttiği gibi, yeni modeller genellikle bir önceki nesle göre “vurucu” veya devrimsel bir yenilik sunmuyor. Peki, bu 4.000 doları daha akıllıca kullanabilir miyiz? Cevabım kesinlikle evet.
4.000 Dolara Neler Yapılabilir? İşte Güneş Enerjisi Sistemi Senaryosu
4.000 dolarlık bir bütçe ile evinize kurabileceğiniz bir güneş enerjisi sisteminin potansiyelini gelin birlikte inceleyelim. Bu, “iyi” ya da “kötü” gibi göreceli bir kavram değil, tamamen rakamlara dayalı, somut bir yatırım senaryosu.
Hesaplamayı basitleştirmek için 500 watt’lık güneş panellerini baz alalım. Günümüz piyasasında bu panellerin birim fiyatı ortalama 150 dolar civarında. 10 adet panel alarak toplamda 5 kW (5000 watt) kurulu güce ulaşırsınız. Bu da size yaklaşık 1.500 dolara mal olur.
Sistemin kalbi olan inverter için ise hibrit bir model seçmek, geleceğe yönelik en doğru adımlardan biri olacaktır. On-grid inverterlerin aksine hibrit cihazlar, çift yönlü etkileşime olanak tanır ve ileride sisteme batarya eklemek istediğinizde size esneklik sağlar. İyi kalitede 5 kW’lık bir hibrit inverteri de yaklaşık 1.500 dolara temin edebilirsiniz.
Geriye kalan 1.000-1.100 dolarlık bütçe ise sistemin diğer temel bileşenleri olan kablolama, konstrüksiyon (panellerin montaj sistemi), koruma ekipmanlarını içeren elektrik panosu ve hatta akıllı sayaç (smart meter) gibi unsurlar için rahatlıkla yetecektir. Böylece, yaklaşık 4.100-4.200 dolara, yani en üst model bir iPhone fiyatına, eviniz için tam teşekküllü 5 kW’lık bir güneş enerjisi sistemine sahip olabilirsiniz.
İlginizi Çekebilir:Güncel Verilerle GES Kurulum Maliyeti
Yatırımın Geri Dönüşü: Tasarruf ve Enerji Bağımsızlığı
“5 kW’lık sistem” ifadesi ilk başta soyut gelebilir. Ancak bu gücün ne anlama geldiğini rakamlarla açıklayalım. 5 kW’lık bir sistem, özellikle yaz aylarında, günde ortalama 30 kWh (kilowatt-saat) elektrik üretebilir. Eğer yüksek tüketimli bir mesken abonesiyseniz (SKKT abone grubu), elektriğin birim fiyatı yaklaşık 6 TL’dir. Bu da demek oluyor ki, kurduğunuz sistem size günde yaklaşık 180-200 TL’lik bir elektrik üretimi sağlar.
Bu rakamları aylık bazda düşündüğümüzde ise ortaya çıkan tablo çok daha etkileyici: Ayda yaklaşık 6.000 TL’lik bir elektrik faturasından tasarruf anlamına geliyor. Bu, ürettiğiniz elektriği satma gibi daha karmaşık süreçleri hiç hesaba katmadan, sadece kendi tüketiminizden elde ettiğiniz kazançtır. Üstelik bu bir defalık bir kazanç değil; sisteminiz yıllarca size bu tasarrufu sağlamaya devam edecek. Hatta bir arkadaşımızın da belirttiği gibi, bu tasarrufları biriktirerek bir süre sonra yine bir iPhone alabilirsiniz!
Ancak işin maddi boyutu bir yana, kendi enerjinizi üretmenin getirdiği manevi tatmin ve konfor bambaşkadır. Kendi enerjini üretmenin verdiği bir haz var; enerji bağımsızlığı hissi paha biçilemez. Elektrikli aracınızı kendi ürettiğiniz temiz enerjiyle şarj ettiğinizi veya hibrit sisteminize ekleyeceğiniz bir batarya ile elektrik kesintilerinden hiç etkilenmediğinizi hayal edin. Hayatınızdaki konfor seviyesi artarken, dağıtık şebeke yapısına geçiş gibi daha büyük bir resmin de parçası olursunuz.
İlginizi Çekebilir: 1 Ev İçin Ortalama Güneş Paneli Maliyeti
Sonuç: Tüketici Değil, Üretici Olma Zamanı
Her yeni teknolojik ürün, bize daha fazlasını vaat ediyor: %30 daha fazla verim, daha hızlı işlemci, daha iyi kamera… Ancak kendimize sormamız gereken soru şu: “Günlük hayatımda bu artışlar gerçekten bir fark yaratıyor mu?”. Özellikle gençler için, aile bütçesini zorlayarak en son modeli alma baskısı yerine, işini görecek fiyat-performans ürünlerini tercih etmek çok daha mantıklı olabilir.
Güneş enerjisi ise size sadece bir ürün değil, bir “üretim aracı” sunar. Artık sadece tüketici olmak zorunda değiliz; elektrik konusunda hem üretici hem de tüketici (prosumer) olabiliriz. Bir akıllı telefonun değeri zamanla düşerken, güneş enerjisi sisteminiz size yıllarca değer ve tasarruf üretmeye devam eder. Bu, tüketim çılgınlığının ötesinde, geleceğe yapılmış akıllı, sürdürülebilir ve kârlı bir yatırımdır.
Unutmayın, iPhone almak yerine güneş enerjisi kurmak çok daha mantıklı bir seçim olabilir. Seçim sizin: Anlık bir heves mi, yoksa uzun vadeli bir kazanç mı?
