Yenilenebilir Enerji konusu televizyonlarda ,sosyal medyada ,gazetelerde ve dergilerde yayınlanan reklamlar yeni yeni insanların dikkatini çekiyor. Oysa ki sektör binlerce irili ufaklı güneş enerji santralini kurdu bile. Hatta kurulan santrallerin toplamı Akkuyu Nükleer Santralinin kapasitesi kadar olmak üzere. ( 4800MW) Bankalar ardı ardına oluşturdukları yenilenebilir enerji kredilerinden bahsetmekteler ve beklenti güneş enerji sektörünün çatılarda yapılacak yatırımlarla devam etmesi
Oysa Çok değil sadece beş yıl önce ülkemizin kurulu gücü içerisinde jeotermal sembolik bir değerde(264MW), rüzgar 2,6GW ve güneş ise hiç yoktu.(veya yok denecek kadar azdı)
Enerji konusunda verilen teşvikler ve devlet iradesinin bu yönde tavrı yenilenebilir enerjiyi hareketlendiğini gözlemleyebiliyoruz. Evrak prosedürlerin karmaşıklığı trafo kapasitelerinin yetersizliği vb birçok zorlayıcı koşula ve süreçlerin çok zaman almasına rağmen , gelinen noktanın umut verici olduğunu düşünmekteyim.
Mart 2018 itibari ile Toplam kapasitemiz 86GW seviyelerindedir. 4.5GW üzerinde güneş enerji santralimiz , 6.5GW üzerinde rüzgar santralimiz ,jeotermal gücümüz ise 1.1GW seviyelerindedir.
Sonuç:
Güneş enerji santrali kurmak için en önemli parametrelerden biri olan ışınım değeri açısından ülkemiz, Avrupa ortalamasının üstünde değerlere sahiptir. Kurulum yapabileceğimiz bireysel ve endüstriyel çatı potansiyelimiz geleceğe umutla bakmamız için yeterli .Temiz Enerji kaynakları ,Enerji pastasının dominant enstrümanları haline gelecektir, gelmelidir. Çatı yönetmeliği uzun süredir beklenen bir aksiyondu ve yönetmelik iyileştirmelerle daha güzel bir noktaya geleceği kanaatindeyim. İnsanların kendi evlerinin çatısında enerjilerini üretmesi ve fazlasını satmaları ve bunu yaparken doğaya zarar vermemesi , sanırım elektrik üretiminde istenilen en iyi senaryodur.
Kurulacak olan iki adet ve düşünülen bir adet Nükleer Enerji Santralleri ile enerji kaynakları çeşitlendirilmek istenmektedir, bunlar; Yapımına başlanan Akkuyu (4800MW) ardından Sinop (4480MW) ve planlanan Kırklareli İğneada (4400MW) nükleer enerji santralleridir.
Umarım tertemiz bir gelecek , temiz enerji kaynakları kullanılarak elde edilsin
Merhaba Kerem Bey,
jeotermal enerji yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olarak görünüyor ancak reenjeksiyon çoğunlukla jeotermal akışkanın alındığı havzaya(derinliğe) yeniden verilmemesi nedeniyle yenilenme şansı yok gibi duruyor. Ayrıca çevre için geri dönüşü olmayan zararları nedeniyle ülkemiz için doğru bir enerji kaynağı olmadığını düşünüyorum. Kapalı devre yapılıyor denilse de en iyimser ihtimalle binlerce metre derinlikten çıkartılan jeotermal akışkanın %12 ile %20’si gaz ve sıvı olarak doğaya bırakılıyor. Mayıs ayında çevre ve şehircilik bakanlığının internet sitesinde yayımlanan hava raporunda Aydın ili Türkiye’nin en kirli havasına sahipti. Çatı üzerine yapılacak güneş sistemleri en iyi alternatif gibi görünüyor ancak orada da güneş panellerinin kullanım ömrü bittiğinde ne tür sorunlarla karşılaşacağımız net değil. İyi çalışmalar dilerim.
Merhaba Dilek Hanım,
jeotermal konusundaki bilgilendirme için teşekkür ederim. Yenilenebilir enerji kaynakları özellikle Güneş gelecek 20-30 yıllık süreçte diğer kaynaklar arasında en fazla tercih edileni olacağı öngörülmekte. Yeni nesil hücreler farklı yapı malzemeleriyle güneş enerjisi bambaşka bir noktaya taşınacak ve bence bunun için çok fazla beklememize de gerek olmayacak. Güneş enerjisinin belirtilen kullanım ömrü (25 yıl civarı ) ki burada %80 gibi çıkış gücü öngörülüyor, sorunlar çıkar mı bilemiyorum ancak çıksa bile çok uzun yıllar boyunca bir çözüm mutlaka bulunacaktır. iyi çalışmalar dilerim saygılarımla
Comments are closed.